Yıl olmuş 2025. Ülkenin dört bir yanında dijital dönüşümle övünüyoruz. Banka işlemlerinden pasaport randevusuna, vergi beyanından askerlik teciline kadar her işimizi birkaç tıklamayla hallederken... Ne gariptir ki; bir memurun hangi sendikaya üye olacağına ya da istifa edeceğine dair kararı hâlâ kağıt kalemle, üç nüsha dilekçeyle, bazen de baskı altında veriliyor.

Oysa bir işçiyseniz; e-Devlet’e girer, birkaç saniyede sendikadan istifa eder, başka bir sendikaya geçersiniz. Kimseye hesap vermezsiniz. Kimsenin gözünün içine bakmazsınız. Dijital bir hak, sessiz ve onurlu bir özgürlüğe dönüşür sizin için.

Ama memursanız… işte orada işler değişiyor.

Kâğıttan Duvarlar: Fiilî Engel, Psikolojik Baskı
Bir memur, çalıştığı kurumun kapısından içeri girdiği andan itibaren sadece görevini değil, bazen sendikal hürriyetini de askıya almış olur.

İstifa etmek ister ama arkadaş baskısı vardır.

Farklı bir sendikaya geçmek ister ama idare göz ucuyla bakar: “Hayırdır?”

Dilekçesini verir ama bir nüshası kaybolur, biri yanlış tarihli çıkar…

Üç nüsha, ıslak imza, zimmet, işveren bildirimi, 30 günlük bekleme süresi derken bu özgürlük, “kâğıttan bir kafese” dönüşür.

Ve ne yazık ki bu durum, Anayasa'nın 51. maddesindeki “serbestçe üyelik ve çekilme hakkı” ile bağdaşmaz. Hele hele 4688 sayılı Kanun’un 16. maddesindeki “her üye serbestçe çekilebilir” hükmüyle hiç örtüşmez.

Hukuki ve Evrensel Boyut
Anayasa Madde 51: “Çalışanlar, önceden izin almaksızın sendikaya üye olabilir veya üyelikten çekilebilir.”

ILO 87 No’lu Sözleşme: “Sendikal tercihlere müdahale edilemez.”

ILO 151 No’lu Sözleşme: “Kamu çalışanlarının sendikal hakları korunur.”

Dijital Türkiye Vizyonu: “Kamu hizmetlerine erişimde herkes için dijital kolaylık.”

O halde soralım: Bu ülkenin memuru neden bu dijital kolaylıktan mahrum?

Özgürlük Müdahale Edilmese Bile Kısıtlanabilir
Özgürlük, sadece fiziksel bir engel konmasıyla değil; yetersiz altyapı, psikolojik baskı ve fiilî zorluklar yoluyla da kısıtlanabilir.
Bugün yüz binlerce memur, aslında özgür gibi görünse de, bulunduğu sendikadan memnun olmadığı halde istifa edemiyor.
Ya idareciden çekiniyor.
Ya arkadaşından utanıyor.
Ya da dilekçe süreciyle uğraşmak istemiyor.
Ve olan şu oluyor: Gerçekte bir sendikaya değil, sadece aidat kesintisine bağlı bir kitle ortaya çıkıyor.
Sendika değil, sadece adı var; gönlü, iradesi yok.

Çözüm Çok Basit: E-Devlet'e Bir Buton Eklemek
Çözüm ne grevdir, ne yürüyüş.
Çözüm basittir: e-Devlet sistemine, kamu görevlilerinin sendika üyelik ve istifa işlemlerini yapabileceği bir buton eklemek.
İşçiye tanınan bu hak, memura da tanınmalıdır.
Aksi halde bu, hem eşitlik ilkesine hem de sendikal özgürlüğe aykırıdır.

Gerçek Sendika, Özgür İradenin Ürünüdür
Sendikal mücadele; ancak özgür bireylerin ortak kararıyla anlam kazanır.
Zorla değil, baskıyla değil, dost hatırıyla değil.
Gönülle, inançla ve iradeyle…

Unutmayalım:
Bir tuş kadar yakın bir özgürlüğü, bir dilekçe kadar uzak tutarsanız; o özgürlük artık gerçek değildir.

Eser ATAKAN  -  05.06.2025
@leventkuruoglu
 
@HurEgitimSen

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

backlink paketleri
tez yazdırma