Bir insan kendini ne kadar korumaya gayret gösterse de başkaları tarafından zarara uğratılmadan yaşaması neredeyse imkânsız. İnsanların iyilik ve şefkat dolu davranışları yanında hırçın ve başkalarıyla yarış halinde yaşama anlayışları var. Bilerek ya da bilmeyerek insanoğlu birbirine zarar veriyor. Bir arada kardeşçe yaşamak bu kadar imkânsız olmamalı aslında. Ancak insanlarda yıkıcı, yok edici bir taraf da var. Gerek doğayı gerek başkalarını gerekse de kendilerini tüketme eğilimliler.
İnsan hırçın, saldırgan olabiliyor. Peki neden? Dünyaya geldiği andan itibaren yaşadıkları, ailesi, çevresi tarafından haksızlıklara uğramış, eleştirilmiş, sevgi ve saygı görmemiş. Öfke dolu. İçindeki öfke, olumsuz yaşantıları affedememe hali hayata bakışını, insanlara ve kendine bakışını da etkiliyor doğal olarak. Kendini ve insanları eleştirerek yaşıyor. İnsanlara karşı sert yargılar oluşturuyor. Gördüklerini benimseyip uyguluyor. Kendine yapılanı başkalarına yapıyor. Bu onun doğrusu oluyor zamanla. Hem doğrusu hem intikamı. Şefkat görmeyen şefkati nereden bilsin? Sevgi görmeyen sevgiyi nasıl göstersin?
Olumsuz yaşantılar insanı o kadar çok etkiliyor ki bunları unutmak, olmamış gibi davranmak imkânsız oluyor. Hayata bakışımızı da olumsuz etkiliyor. Ancak hayata ve insanlara olumsuz bakmak, yaşamaktan ve insanlardan kaçmak kendimizi korumak için sağlıklı bir yol değildir. Çünkü paylaşmak, sosyalleşmek insan için önemli bir ihtiyaçtır. Zarar görmemek için tedbir almak doğrudur ancak bu tedbir hayattan ve insanlardan uzaklaşmak şeklinde olmamalıdır. Hayat iyi ve kötüden oluşur. Hayat sevinç ve üzüntülerimizin birleşimidir. Mutluluk kadar acı da insanın gerçeğidir ve insana katkıları vardır. İnsan hayatındaki renk skalasında yer alır. İnsan her koşulda olumlu düşünebilmeli, umudunu kaybetmemelidir. Çünkü insanı yaşatan umuttur.
Başkalarına saygı, sevgi göstermeden önce kendimize sevgi, saygı göstermeyi öğrenmeli insan. Çünkü kendini sevmeyen başkasını sevemez. Önce içinde huzuru yakalamalı insan. Kendiyle barışık olan başkalarıyla barışık olabilir. Kendi içinde problemleri olan biri, başkalarıyla nasıl sağlıklı iletişim kurabilir ki? İçindeki öfke hayatının her alanına yansıyacaktır insanın. Kişi Önce ve en çok kendini hırpalar sonra başkalarını. Her koşulda insan önce kendini anlamalı, kendini sevmeli, kendine karşı anlayışlı, hoşgörülü olmalı. Bunu başarabilen insan sürekli bir iç huzura ve mutluluğa da sahip olacaktır. İyi bir dost olabilecek, iyi dostlar edinecektir. Daha sağlıklı ve uzun ömürlü ilişkiler kurabilecektir. Kendine ve çevresine katkıları olan, yaşamaktan tat alan, pişmanlıkların en aza indiği bir hayata sahip olacaktır insan. Keşkeleri azalacak, iyi kileri artacaktır, duyguları derin, mantığı sağlıklı olacaktır.