Haziran ayındayız. Yine bir eğitim-öğretim yılının sonuna geldik. Ancak binlerce öğretmen için bu dönem, sadece öğrencilerine veda ettikleri bir süreç değil; aynı zamanda umutla bekledikleri “il dışı atama” hayallerinin bir kez daha ertelendiği bir döneme dönüşüyor.

Kağıt Üzerinde Dolmuş, Gerçekte Boş Kadrolar

Millî Eğitim Bakanlığı her yıl olduğu gibi bu yıl da il dışı atama kontenjanlarını açıkladı. Ancak açıklanan rakamlar, sistemdeki derin çelişkileri bir kez daha gözler önüne serdi. Türkiye’de yaklaşık 80.000 ücretli öğretmen görev yapıyor. Bu sayı, sistemin gerçek anlamda öğretmene ihtiyacı olduğunu ispatlıyor.
Peki neden il dışı atama kontenjanları sadece birkaç binle sınırlı kalıyor?
Çünkü sistemde “görünen” normla, sahadaki “gerçek” ihtiyaç arasında uçurum var.

Norm Kadro Güncellemeleri: Geç, Eksik, Tutarsız

Norm kadrolar Türkiye’de yılda yalnızca bir kez, genellikle ekim-kasım aylarında güncelleniyor. Ancak eğitim sisteminde, öğretmen ihtiyacını etkileyen gelişmeler çok daha erken yaşanıyor. Bu dönemde:
Öğrenciler seçmeli derslerini belirliyor,

Okullar yeni sınıflar açıyor, yeni şubeler ekliyor,

Yeni açılmış okullarda her sene norm ihtiyacı artıyor.

Ancak sistem tüm bu gelişmeleri aylarca "yok sayıyor". Çünkü norm güncellemeleri Ekim - Kasım ayında yapılıyor, atamalar da bu norm güncellemelerine göre, lakin öğretmenler yeni görevlerine bir sonraki eğitim öğretim yılı başlıyor. 

Gerçekte İhtiyaç Var, Ama Sistemde Görünmüyor
Sistem şöyle işliyor:

Norm görünmüyor → Kontenjan açılmıyor

Öğrenciler sınıflarına gidiyor → Ders boş

Okul yöneticisi çaresiz → Ücretli öğretmen talep ediyor

Aynı ders için ücretli öğretmen giriyor → İl dışına kontenjan yok.

Bu durumda şu iki soru kaçınılmazdır:
 

  • Eğer kontenjan yoksa, neden ücretli öğretmen ders veriyor?
  • Eğer gerçekten ihtiyaç varsa, neden o kadro il dışı atamaya açılmıyor?

Bu çelişkiler, sistemin öğretmen planlamasında sadece eksik değil, vicdanen de sorunlu olduğunu gösteriyor.

Yeni Açılan Okullar: Görünmeyen Gelecek
Son üç yılda Türkiye genelinde onlarca yeni okul açıldı. 

Özellikle:
İlkokullarda her yıl artan şube sayısı,

Liselerde kademeli olarak açılan 10., 11. ve 12. sınıflar,

Seçmeli derslerin çeşitlenmesi,

Öğrenci sayısındaki bölgesel artışlar

gibi nedenlerle öğretmen ihtiyacı her yıl artıyor. Ancak norm sistemi bu büyümeyi izlemiyor, geriden geliyor. Sonuç: İl dışı kontenjanlar düşük, ama gerçek açık yüksek.

İkinci İl Dışı Atama Neden Şarttır?

İkinci il dışı atama, sistemin kendi eksikliklerini telafi etmesi için bir fırsattır. Çünkü:
Norm güncellemeleri, öğretmen ihtiyacını zamanında yansıtmıyor.

Şubat ayında belirlenen seçmeli dersler, sisteme ancak bir sonraki kasımda işleniyor.

Yeni açılan sınıflar ve okulların ihtiyaçları, yıl boyunca birikiyor ama görünmez kalıyor.

İkinci il dışı atama, tüm bu görünmeyen gerçekleri sisteme dahil etmenin en adil, en insani yoludur.

Bu Bir Lütuf Değil, Zorunluluktur


İkinci il dışı atama;
Öğretmenin hakkıdır.

Öğrencinin kaliteli eğitim alma hakkıdır.

MEB’in sistemsel açığını kapatmak için kullanması gereken en doğru yöntemdir.

Eğitimde eşitliğin, sürdürülebilirliğin ve liyakatin olmazsa olmazıdır.

İkinci il dışı atama, sadece idari bir işlem değil, aynı zamanda bir vicdan borcudur. 

Eser ATAKAN - 07.06.2025
#BayramHediyeSiTayinOlsun

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

film izle backlink paketleri