Yerle yeksan ettiniz sizin vesilenizle sağlanmak istenen adaleti. Sandınız ki burada verdik orda aldık, sakladık. Sandınız ki korkuttuk, yıldırdık. Sandınız ki daim olacak bu saltanat, hükümranlık.
Zulmediyorsunuz. Muhattap olduğunuz bir ya da birkaç kişiye değil, kamuyadır zulmünüz.
Sanıyorsunuz ki zikirden bir an dahi imtina etmediğiniz o Vatan-Millet- Sakarya türküleriniz, adaletin eseri olmayan kararların çıktığı ağzınızı temizleyecek.
Sanıyorsunuz ki adalet; sizin elinizde ve hiç bırakmayacaksınız.
Sahi merak ediyorum. Zira aklı yetersiz olanda da görüyoruz, adabı-etiği eksik olanda da; sizde görebilecek miyiz merak ettim Allah için.
Bulunduğunuz yeri ve orada olma nedeninizi sorguluyor musunuz acaba?
Kamu vicdanınızın kademe ve derecesini merak ediyorum mesela. Her yıl ileriye mi geriye mi işliyor?
Mesela bu söylediklerim için bana “haksızlık ediyorsun” diyebilecek misiniz? “Haktan, haksızlıktan, kamu vicdanından, insani vicdandan, bir ebeveyn vicdanından bahsedebilecek misiniz?
Etmeyin çoğunuz.
Hatta sorumu geri alayım sizi “doğru olmayan” a sevketmiş gibi olup günaha girmenize sebep olmayayım.
Çok şeyi kaybettik. Bir bir gitti elimizden. Okul müdürlerimiz, müdür yardımcılarımız, diğer müdürlerimiz. Aslında bitmedi, kaybediyoruz da hala.
Elimizde bir siz kalmıştınız belki de. Ya da kim giderse gitsin SİZ KALMALIYDINIZ. Sizin kadronuz “adalet”te idi. Orası “kalmalı kadro”ydu ama siz de gittiniz.
Nereye mi?
Hiç de iyi olmayan yerlere gittiniz.
Muh akdi olanlar; soruşturduğu-incelediği, “davalı” konumda olan kişi ile görüşmesini yaptıktan sonra Flash Belleğini çantasına koyar koymaz birlikte yemeğe yemeğe gidiyor. (lütfen gülmeyin, tebessüm edin sadece)
Müf edenler, ya bir şey edemiyor ya da yanlış ediyor. Ha bir de ediyormuş gibi görünme işi var o uzun mesele, ayrıca görüşmek lazım.
Muh akdi olanlar, hasıl olan kanaat hakkınızın hasıl ettiği haksızlıkları görev kazası mı sayıyorsunuz mesela günah olmasın diye?
Müf edenler; elinize bir şey etmeniz için verilen somut delillerle nasıl bir şey edemiyorsunuz şaşkınlık içindeyim mesela? Bir de biz deneyelim bakalım, deprem nerede ve kaç şiddetinde olacak?
Tam ortada olmanız gerekirken sizi kendi tarafına çeken kişilerin ve çekerkenki hallerinin fotoğrafları var. Tabi fotoğrafta siz de varsınız doğal olarak. Hiç itiraz etmeyişiniz, pişman olmayışınız da var.
Mülki amirler boyutu da var; onlara ayrıca diyeceğim bir bir.
Kim bırakmadı koltukları? Kime kaldı dünya? Kim ölmedi? Kim ettiğini çekmedi?
Vesile olmak istemezdik ancak sizin çekinmediğiniz hesap gününden kaygımız var insani olarak. Kamu vicdanımız var bizim. Geçmişten utanan, gelecekten korkan. Bilir misiniz bilmem.
Bizi bilirsiniz. Biz, bir iki söyleyip kenara çekilmeyiz. Söylemekle de kalmayız. “Bize bir şey olmaz” dedirttiklerinize gerçekten bir şey yaptırmayan size bir şeyler yapmak isteriz. Hem de vatan borcu bilerek isteriz.
Öyle kararlar verildi ki; altında kaldığınızda dünyadaki hiç bir arama kurtarma ekibinin bilgi, beceri ve ekipmanları sizi kurtarmaya yetmeyecek.
Hasılı bekliyoruz. Dokunduğunuz yerlere dikkat etmekte fayda var. Uzatmaları oynuyoruz gibime geliyor. Bekleyin geliyoruz sanırım.
Gülay ÇETKİN
Eğitim Gücü Sendikası Denizli İl Temsilcisi