Son zamanlarda eğitimin devasa sorunlarını gündemden düşürmek maksatlı eski tartışmalar yeniden gündeme getiriliyor.
Eğitimin onca sorunu varken gereksiz gündemler oluşturuluyor.
Bilinçli bir politika ile başlatılan bu tartışmalara muhalefet ve sendikalar da büyük bir heyecanla katılıyor.
Gereksiz tartışmalar ile eğitimin asıl meseleleri hasır altı ediliyor.
Bu sebeple gündemi meşgul eden bu tartışmaları bir kenara bırakıp “eğitimin gerçek meselelerine ” odaklanmak elzem.
Türk Eğitim sisteminde;
Öğretmenlerin emeğine/itibarına/konumuna yakışmayan maaş,
Bütün kılcal damarlara sirayet eden liyakatsizlik,
İşin mutfağında olan Öğretmenlerin taleplerine olan duyarsızlık,
Bir çorba, döner, kahve parası bile etmeyen ek ders,
Kendisine danışılmadan her yıl değişen sistem,
Temiz, nezih ve güvenli bir eğitim/öğretim ortamı,
Mesai dışı toplantı ve iş yükü,
Her yıl çöp olan 21. yy’a yakışmayan binlerce sayfayı bulan gereksiz evrak,
Eğitimli kesim hariç herkesin baş tacı edildiği bir zihniyet,
Öğretmen’e karşı; veli ve öğrencinin baştacı edilmesi,
Sınav odaklı sistem,
Dersaneleri kapatalım derken dersanelerden hiçbir farkı kalmayan okullar,
Temiz, nezih bir çalışma ortamı,
Yönetici atamalarında liyakat,
Binbir emekle Yüksek Lisans/Doktora yapan öğretmenlerin hissettiği değersizlik,
Her okuyanın farklı anlam çıkardığı muğlak yönetmelikler,
Plansız, programsız atamalar,
Sadece eğitim sektöründe var olan “ücretli öğretmenlik”,
Mülakat,
Mesai mefhumunu tarumar eden sosyal medya grupları,
Ödenemeyen, kira, fatura ve krediler,
Çocuğun karşılanamayan eğitim masrafları,
Dağ gibi birikmiş mali sorunlar vardır.
Eğitimci Yazar Mehmet GÜLER