17 Mayıs: Dalgalarla Değil, Kaderle Yüzleşenler
Bandırma, gece boyunca yol aldı.
İstanbul çoktan ardında kalmıştı.
Toprak yoktu gözlerinde artık; sadece su, sadece sis ve yalnızlık.
Ama en önemlisi: İçlerinde, yedi düveli sarsacak bir irade vardı.
Bugün 17 Mayıs.
Karadeniz kabarmış.
Dalgalar, yılların birikmiş isyanı gibi köpürüyor.
Rüzgâr, minarelerden değil, artık bir milletin kalbinden esiyor.
Bandırma Vapuru, yalnızca bir gemi değil artık…
Bir milletin yazgısını sırtlanan çelikten bir dua.
Kaptan İsmail Hakkı, gözünü kıyıya yaklaştırıyor.
Fırtına şiddetli.
Rota belirsiz.
Ama güvertede bir adam var ki, rotayı sadece kuzeye değil,milletin kalbine çevirmiş: Mustafa Kemal.
O sabah kimse yüksek sesle konuşmuyor gemide.
Ne Refet’in sesi var, ne Cevat Abbas’ın kahkahası.
Kazım Dirik, not defterine tek kelime yazamıyor.
Çünkü hepsi biliyor:
Bu sessizlik, doğmadan önceki bağırışsız sancıdır.
Mustafa Kemal, kamarasında…
Elinde kalem, önünde Anadolu haritası.
Samsun kıyılarına değil, Amasya’nın dağlarına, Sivas’ın ovalarına, Erzurum’un inancına, Ankara’nın dirayetine bakıyor.
“Bu millet ayağa kalkacaksa, önce ben dimdik durmalıyım” diyor içinden.
Ve sonra sessizce kalkıyor yerinden.
Gemi bir dalgayla sarsılıyor.
Ama o sarsılmıyor.
Yüzünde en ufak bir endişe yok.
Sadece bir bakış:
Yedi asırlık uykudan uyanan milletin bakışı.
Kamarasından çıkıyor.
Kıç güvertede herkes toplanmış.
Birbirlerine bakıyorlar.
Ve bir cümle düşüyor gökyüzünden o sabah Karadeniz’e:
“Ya istiklâl, ya ölüm.”
O gün ne bir kurşun sıkıldı,
ne bir nutuk atıldı…
Ama o geminin içinde,
en büyük savaş çoktan başlamıştı:
Teslimiyetle haysiyet arasında.
Bandırma, Sinop açıklarına yaklaşırken,
gökyüzü hâlâ kapalı,
deniz hâlâ öfkeli.
Ama vapurun içinde güneş çoktan doğmuştu.
Adı: Umut.
Ve unutma:
O gün yalnızca Mustafa Kemal yoktu güvertede.
Refet’in sadakati, Rauf’un stratejisi, Hüsrev’in aklı, Cevat’ın yüreği, İsmail Hakkı’nın pusulası da o yoldaydı.
Hepsi, isimleri anılmasa da,
milletin duasında çoktan ölümsüzleşmişti.
17 Mayıs, bir yolun ortasıydı.
Dönüş yoktu.
Geriye sadece iki seçenek kalmıştı:
Ya esaretle boğulmak…
Ya da hürriyetle doğmak.
Ve o vapurda doğan irade,
bugün senin damarlarında dolaşıyor.
Eser ATAKAN – 17.05.2025
#17Mayıs #BandırmaVapuruYolda