16 Mayıs: Suskun Limanlardan Gür Sesli Bir Direnişe
Bir gemi vardı o sabah İstanbul’un sularında.
Kız Kulesi’nin ardında, Boğaz’ın kalbinde…
Ne bir topu vardı ne zırhı…
Ama taşıdığı yük, tarihin en ağır yüklerinden biriydi:
Milletin namusu.
Bugün, 16 Mayıs.
Tarih, saat sabahın ilk ışıkları…
Şişli’de bir evde, bir paşa son kez annesinin ellerine eğiliyor.
Göz göze gelmemeye çalışıyorlar.
Çünkü göz göze gelmek, gözyaşı demek…
Ve o gözyaşı, bu milletin kaderini yıpratır diye…
Susuyorlar.
Aynı saatlerde bir başka yerde, Kâzım Dirik valizini kapatıyor,
Refet Bele, ağır bir baş ağrısıyla uyanıyor,
Cevat Abbas, bandaj çantasını tekrar kontrol ediyor.
Hüsrev Gerede, pusulasını gömleğinin içine gizliyor.
Hepsi biliyor: Bu yolculuk sıradan bir görev değil.
Bu bir veda değil,
Bu bir başlangıçtır.
O sabah Yıldız Sarayı’na uğruyor Paşa.
Padişah gözlerini kaçırıyor.
İçten içe biliyor aslında:
Gönderdiği adam artık dönmeyecek.
Yalnız kendi saltanatından değil,
Yüzyıllardır alışılmış kaderden de vazgeçecek.
"Devleti kurtarabilirsin Paşa..." diyor Vahdettin.
Ama Mustafa Kemal’in gözleri çoktan Anadolu’ya çevrilmiş.
Saraydan çıkarken içinden sadece şunu geçiriyor:
“Bu milletin kaderi saraylarda değil, siperlerde yazılacak.”
Galata rıhtımına yanaşıyor küçük bir motor.
İçinde 48 kişi.
Subay, doktor, istihbaratçı, emir eri, katip...
Ama hepsi birer nefer.
Hepsi birer iman taşıyıcısı.
Bandırma Vapuru demir alıyor.
Dalgalarla değil, kaderle savaşacak o gemi.
Mustafa Kemal, kıç güvertede sessiz.
Yüzünde huzurla karışık kararlılık.
Bir milletin namusu, onun omuzlarında.
Arkasındaki şehir veda ediyor,
Önündeki fırtına onu bekliyor.
Yoldaşları da suskun.
Birbirlerine bakıyorlar.
Belki bu yolculuktan dönemeyeceklerini biliyorlar.
Ama içlerinden hiçbiri dur demiyor.
Çünkü hepsi, "Ölmek kolay, esir yaşamak zordur." diyen bir liderin peşindeler.
O gün gemiye yalnızca Mustafa Kemal binmedi.
O gün Bandırma Vapuru’na
hürriyet,
cesaret,
sadakat ve
milli irade bindi.
16 Mayıs bir kaçış değildir.
16 Mayıs bir geri dönüşsüz yürüyüştür.
Bu yol, yalnızca Samsun’a değil,
Sakarya’ya, Dumlupınar’a, Lozan’a,
ve en nihayetinde Ankara’ya çıkacaktır.
Bugün, o yürüyüşün ilk adımıdır.
Ey bugünün evladı,
16 Mayıs’ı yalnızca bir tarih olarak okuma.
O gün alınan karar,
bugün sende özgür bir nefes olarak yaşıyor.
Ve unutma, o gün bir adam yalnız değildi.
Kazım’dı, Refet’ti, Hüsrev’di, Cevat’tı, İsmail Hakkı’ydı o günün kahramanları.
Hepsi, bir milletin kaderini omuzladılar.
İsimleri az anılsa da,
Tarihin onur sayfalarında yan yana yazıldılar.
Bandırma hâlâ yürüyor.
Yüreğimizin limanında demirli.
Ve her 16 Mayıs sabahı,
Biraz daha gururla bakıyoruz ufka.
Çünkü o gün çıkanlar,
Yalnızca bir yolda değil…
Tarihin en onurlu yürüyüşündeydi.
Eser ATAKAN - 16.05.2025
#16Mayıs #BandırmaVapuruYolaCıkıyor